Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Kamışlı (Zıllek) köyünde yaşayan Zeynep Çiçek 18 yaşına girdikten bir gün sonra 2 Eylül günü aynı köyde öğrenci servisi şoförlüğü yapan 35 yaşındaki İlyas Ateş tarafından zorla kaçırıldı. İlyas Ateş’in Zeynep Çiçek’i köy korucusu ve Özbek Köyü muhtarı olan eniştesi Sinan Şeker’in evine götürüldüğü tahmin ediliyor. Olayı öğrenen Çiçek ailesi, zorla kaçırıldığını, rızası varsa bunu çocuklarından duymak istediklerini söyleyerek Zeynep’in kendilerine teslim edilmesi için ilçenin ileri gelenlerini devreye soktu. Ateş’in ailesi ise Zeynep’in kendi rızasıyla kaçtığını ancak nerede olduğunu bilmediklerini ileri sürüyor.
İlçenin ileri gelenlerinin çabası bir sonuç vermeyince olay yargıya taşındı. Aile, çocuklarını kaçıran İlyas Ateş, ona yardım ettiğini öne sürdükleri Ateş’in akrabası ve Kamışlı Mahallesi Muhtarı Nasrettin Ateş ile yakınlarından şikayetçi oldu.
Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturma başlatarak, Zeynep Çiçek’i zorla alıkoyan İlyas Ateş hakkında yakalama, ona yardım eden ve evinde saklayan şüpheliler hakkında gözaltı kararı verdi. Gözaltına alınan kişiler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken, İlyas Ateş ise bulunamadı.
Olayla ilgili Gazete Duvar’ın ulaştığı Zeynep Çiçek’in abisi Mahsum Çiçek, kardeşinin kaçırıldığı sırada babasıyla birlikte Adıyaman’da inşaatta çalıştıklarını söyleyerek, olay günü yaşananları şöyle anlattı:
“Kardeşim Zeynep, özürlü ve yatalak olan teyzemin oğluna bakıyor. Kuzenim 2 Eylül 2020’de rahatsızlanıyor. Kardeşim Zeynep, teyzem ile birlikte Kulp Devlet Hastanesi’ne gidiyor. Teyzemin kayını olan ve öğrenci servisi şoförlüğü yapan İlyas Ateş onları dolmuşla hastaneye götürüyor. Hastaneden geri dönüp köyün girişine geldiklerinde İlyas Ateş ‘aracın freni bozuk, arabayı kontrol edeceğim’ diyerek teyzemi ve özürlü çocuğunu araçtan indiriyor. Teyzem indiği gibi aracın kapısını kapatıp kardeşimin inmesini engelleyerek, 7 yaşındaki kuzenimle birlikte zorla kaçıyor” dedi. Çiçek, olaydan sonra teyzesinin İlyas Ateş’in köydeki evini ateşe verdiğini, yangını söndürmek için itfaiyeyi kendilerinin çağırdığını söyledi.
Olaydan 4 gün sonra Ateş’in ailesinin kendilerine aracı göndererek annesi ve yengesinin kaçırılan kız kardeşiyle görüştürülmeyi kabul ettiğini dile getiren Çiçek “Biz de kabul ettik. Bize köye 15 kilometre yakın olan bir nokta gösterildi, oraya gittik. Oradan Lice’ye bağlı bir köye götürdüler. Annemi ve yengemi 60 kilometre yol gittikten sonra bir eve götürmüşler. Annem, kardeşim ile görüştüğü evin etrafında 30 kişinin olduğunu söyledi. Kız kardeşim annemi görünce kafasını eğip ‘Anne buradan git’ diyor. Annem ‘Kızım kafana kaldır, ben geldim. Hadi evimize gidelim’ diyor. Kız kardeşim kafasını kaldırıp, ‘Ben gönlümle geldim’ demiş. Kardeşim tehdit ve baskı altında bunları söylemiş. Bir gün sonra ise kardeşim beni bir numaradan aradı. Ağlayarak ‘Özbek köyündeyim. Sinan Şeker’in evindeyim. İmdat, beni bu işkenceden kurtarın. Konuşamıyorum’ diyerek telefonu yüzüme kapattı” diye belirtti.
İlyas Ateş’in yakınları ve köy korucusu Sinan Şeker’in birlikte hareket ettiğini öne süren Çiçek, “Adamlar aracılara ‘biz kızı götürdük, bizimdir. Vermiyoruz’ diyorlar. Hangi devirde yaşıyoruz? Kız kardeşim zorla kaçırıldı. Kesinlikle kendi isteğiyle gitmedi. Kardeşim kendi istediğiyle gitseydi beni arayıp kurtarılması için yardım istemezdi. Kaçmış olsaydı evde kimliğini bırakmazdı, kardeşimin gönlü olsaydı biz de razı gelirdik belki. Ne İlyas Ateş ne ailesi kardeşimi istemek için bize gelmedi. Kardeşimin korkudan yemek yemediğini ve su içmediğini duyduk. Kardeşimi bir mahkum gibi iki ellerini iple bağlayarak köy köy dolaştırıyorlar. Onları bulmayalım diye. Kendi isteğiyle giden bir insana bunlar yapılır mı? Madem kardeşim kendi gönlüyle gitti o zaman neden insanlardan kaçırıyorlar? Neden karakola ve savcılığa getirmiyorlar? Gönderdikleri aracıların teklifini bile reddettiler. Kardeşim büyük bir baskı altında. Kulp’ta herkes kardeşimin kaçırıldığını biliyor” dedi.
40 gündür kaçırılan kardeşinin bulunması için çalınmadık hiçbir kapı bırakmadıklarını söyleyen Çiçek, “Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı, İlçe Jandarma Komutanlığına, İl Jandarma Komutanlığına, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına, CİMER’e, Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Barosu ve Mazlum-Der’e başvurduk. Her gün devletin ilgili kurumlarına CİMER üzerinden dilekçe ile başvuruyoruz. Bunları koruyan kişiler korucu olduğu için mi devlet kardeşimi bulmuyor? Devlet kardeşimi nasıl bulamaz? Devlet bunları bulup bir tedbir almıyorsa can güvenliğimizi kime emanet edelim? Kardeşimin Kulp çevresinde saklıyorlar başka bir yere götüremezler. Bize zulüm yapılıyor. Kardeşimi korucu köylerinde saklıyorlar, biz müdahale etmeyelim diye. Devlet de onlara karışmıyor. Buradan devlet yetkililerine sesleniyorum, bu zorbalık bitsin artık. Kardeşim bir an önce sağ salim getirilsin” çağrısında bulundu.
Kaynak: Gazete Duvar