Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre dünya üzerindeki 232 milyon göçmenden 150 milyonunu ekonomik nedenlerle göç edenler oluşturuyor. Göçmenler 1990’da dünya nüfusunun yüzde 2.8’ini oluştururken bu oran günümüzde yüzde 3.3’e yükseldi. Bunların çoğunluğu inşaat, hizmet ve sanayi sektöründe çalışıyor.
‘Union to Union’un yayımladığı raporda 250 milyon civarında olduğu tahmin edilen ve sayıları giderek artan göçmenlerin en karakteristik özelliklerinin esnek işgücü olmaları olduğu söyleniyor. Onlar olmaksızın pek çok ülkede üretimin ve hizmet sektörünün “yıkıma uğrayacağı”, bir kısım göçmenin köleliği andıran koşullarda çalıştırıldığı değerlendirilmesi yapılıyor.
‘Arena Ide’ adlı düşünce kuruluşunun Araştırma Şefi Lisa Pelling, göçmen işçilerin “ticaret malı, yer değiştiren işgücü” olarak adlandırılmasına karşı çıkılması gerektiğini belirterek söz konusu olan göçmenlerin aileleri olan ve geçinmek için göç etmek zorunda kalan insanlar olduklarının unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
Kadın göçmenlerin çoğunlukla Filipinler, Hindistan, Nepal ve Bangladeş’ten geldiklerine ve ev işlerinde çalıştırıldıklarına dikkat çeken Pelling, ILO’nun kadın işçilerin haklarının güvence altına alınması için 2011 yılında hazırladığı sözleşmeye İsveç hükümetinin hâlâ imza atmamasını eleştirdi.
Pelling, düşük ücretle ve zor koşullarda çalışmak zorunda kalan göçmen işçilerin gelirlerinin önemli bir bölümünü pasaport, yol ve iş bulma karşılığında insan tacirlerine ödemek zorunda kaldıklarını hatırlattı.