“Dominique Strauss-Kahn yani DSK yani IMF’nin başkanı, kaldığı otelin odasında, kat görevlisi olarak çalışan bir kadına tecavüz girişiminde bulunarak saldırdı. Kadının ve diğer otel çalışanlarının polise haber vermesiyle birlikte gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.”
Dünya bu olayla sarsılıyor! Olayın dünya için çekici tarafı bir kadının tecavüze uğramasından ziyade, tecavüzcünün IMF başkanı olması. Hal böyle olunca dünyanın en mühim makamlarından birinin başındaki erkeğin uçkuruna sahip olmamasına şaşıyor dünya! Sadece dünya değil, kendisi de şaşıyor. Çünkü Fransa’nın cumhurbaşkanlığı koltuğuna ramak kala, ABD’nin hapishanelerine düşüyor tepe taklak. Devletin adaletine bak hele birde kadın savcı’ya denk gelince milyar dolarlık kefalette kurtaramıyor kendisini.
Maykıl Jeksın bir dönem çocuklara cinsel taciz uyguladığı iddasıyla yargılanmıştı, savunmasını yapan aynı Avukat DSK’nın da savunmasını yapacak kişi. Yani konunun uzmanı. Sadece o değil, dev bir avukat ordusuda var arkasında. Sanıyoruz ki bu yargılama sürecini bütün dünya izleyecek ve tanığı olacak. Özellikle de kadınlar. ABD’ye ise bu konuda ciddi bir sorumluluk düşüyor, siyasi dengeleri bakalım nasıl koruyacak ve yağdan kıl çeker gibi bu olayı nasıl kimseye hissettirmeden sonlandıracak.
DSK aynı zamanda eski bir komünist. Gerçi aynı çevreler onu yavşak bir liberal olarak nitelendiriyor. Bu olaydan sonra aynı kadınlar cephesi bakalım olayı nasıl yorumlayacak? Fransa’da DSK ‘nın seveni kadar sevmeyeni de çok. Şimdi protestoların, gazete haberlerinin, köşe yazarlarının ve Sarkozy yandaşlarından gelecek komplo teorilerini merakla bekleyeceğiz.
DSK’nın sadece dünya çapında değil özellikle yoksul 3 dünya ülkelerinde sevmeyeninin çok daha fazla olduğunu biliyoruz. IMF karşıtı protestoların Türkiye ayağında da öğrenciler tarafından fırlatılan bir ayakkabıyla nasiplenmişti. Ancak kendisi eylemi değerlendirerek çok kibar ve nazikçe bulduğunu ifade etmişti!
Şimdi IMF başkanı ve kapitalizmin finansal sömürü merkezinin iktidarı olan adam aynı zamanda şiddetini açıkça meşrulaştırdığı bir tecavüzcü olarak karşımıza yeniden çıktı. Bu görünür tecavüz dünyayı bu kadar oyalamışken, IMF’nin görünmeden hayatlarımıza her gün nasıl tecavüz ettiğini hatırlamanın zamanı.
Aynı zamanda en kaygı verici olan bir kadının tecavüze uğramasının başkalarına siyasi malzeme ve televizyonlara magazin olmasının ötesinde olayın öznesinin yani kadının yaşadığı yıkım ve utancın olağanlaştırılması. Zaten biliyoruz ki; bu duruma maruz kalan kadın için saldırganın kimliği çok da önem teşkil etmiyor. Türkiye’de de aynı şeyler yaşanıyor. “Mühim” makamlarda olanların, “mühim” kurumlarda yaşananların üstü itinayla kapatılıyor ve tecavüzler, tacizler, kadına yönelik istismar sürmeye devam ediyor, olağanlaştırılıyor.
IMF ve DB toplantılarının İstanbulda yapıldığı geçen sene yazdığımız metinden alıntılarsak; “Bu yazılanları şimdi hemen unutabilir ve kendini kandırdığın yaşamına dönebilirsin.Ya da bizimle beraber kapitalizme ve onların projelerine karşı koyabilirsin. Beraber olursak engelleriz, beraber olursak yıkarız, beraber olursak yeniden yaratırız.”