Basına ve Kamuoyuna,
10 Mart sabahı saat 4 civarında, kalabalığın yoğun olduğu Taksim’in göbeğinde, herkesin gözü önünde bir kadına tecavüz girişiminde bulunuldu. Her gün binlerce kişinin kullandığı dolmuş duraklarının hemen yanında yaşanan bu şiddete etraftaki esnaf dahil olmak üzere pek çok kişi tanıklık etmesine rağmen, hiçkimse tepki göstermedi. O esnada oradan geçmekte olan bir arkadaşımız tecavüz girişiminde bulunan 6 kişiye müdahele etmek istediğinde, tüm esnaf ve gelen geçenin gözleri önünde bu kişiler tarafından darp edildi. Saldırıya uğrayan kadın ise bu kişilerce kaçırılmış ve halen durumu bilinmemektedir.
Bu şiddet olayı İstiklal Caddesi üzerindeki Mis Sokak’ın aşağısında, Tarlabaşı Bulvarı’nda 7/24 açık Muharrem Berber ve Ciğer-i İstanbul’un hemen önünde gerçekleşmiştir. Her gün bindiğimiz bu dolmuşların önünde, binlerce arabanın geçtiği işlek bir cadde üzerinde, çevreden hiçbir tepki almadan alenen tecavüz girişiminde bulunulabiliyor olması, duruma tek müdahale etmeye çalışan arkadaşımızın yine çevredekilerin gözleri önünde ağır bir şekilde darp edilmesi biz aşağıda imzası bulunanları dehşet içinde bırakmaktadır.
Ay: Mart 2013
10 Mart günü, Kadıköy’de gerçekleşen Dünya Kadınlar Günü mitinginin ardından, Bursaspor taraftarları üç farklı noktada, eş zamanlı bir şekilde Kürt kadınlarına saldırmış, 12 yaşında bir çocuğu bıçaklamış ve bir çok kadını ağır bir şekilde yaralamıştı. Bu yaşanan saldırı esnasında alana girerken bütün kadınları didik didik aramaya çalışan polis saldırıları seyrederek, varoluş nedenini bir kez daha açıkça ortaya koymuştu. Bugün (11 Mart Pazartesi) saat 19:00 da, 8 Mart Platformunun yaptığı çağrıyla bir araya gelen kadınlar, yaşanan faşist saldırıyı protesto etti. Anarşist Kadınlar olarak biz de kara bayraklarımızla faşizme karşı sesimizi yükseltmek için oradaydık.
10 Mart Pazar günü Kadıköy’de düzenlenen kadın mitingine Anarşist Kadınlar olarak katıldık. Feministlerin hemen arkasında kara mor bayraklarımızla buluşma saatimiz olan 12:00’de toplanmaya başladık. Bir yanı kara, bir yanı mor pwordpressrtımızla 13:00 sularında yürüyüşe başladık. Davullarımız, teflerimiz, düdüklerimizle hep bir ağızdan ses çıkararak isyan çığlıklarımızı yükselttik. “Gelsin Baba, Gelsin Koca, Gelsin Devlet, Gelsin Cop, İnadına İsyan İnadına Özgürlük”, “Öfkeyle İsyanla Haykır Şimdi Şu Anda”, “Tayyip Kaç Kaç Kaç Kadınlar Geliyor”, “Seviyor, Vuruyor, Öldürüyor Hayatımı Benden O Çalıyor, O Erkek O Erkek”, “Dünya Yerinden Oynar Kadınlar Özgür Olsa”, “Devlet Elini Bedenimden Çek” “İsyan, Devrim, Anarşi” sloganlarıyla yürüyüşe devam ettik. Arama noktalarına gelindiğinde pwordpressrtımızı ve bayraklarımızı toparladık ve kısa bir açıklama yaparak, üst araması yapılmasına izin vermeden, arama noktalarından geçtik. Kısa süreli bir arbede yaşansa da “Polis Elini Bedenimden Çek” sloganları eşliğinde polis barikatlarını aştık. Alana “İsyan, Devrim, Anarşi” sloganlarıyla girdik ve alandaki bütün kadınları selamladık.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Ankara’daki Anarşist kadınlar Vicdani Red’lerini açıkladılar. Yürüyüş boyunca kortej oluşturan anarşist kadınlardan Nergiz Solmaz ve Zeynep Çiçek kürsüye çıkarak vicdani retlerini açıkladılar. Vicdani ret metinleri şu şekilde oldu:
İstanbul Feminist Kolektif’in çağrısıyla gerçekleşen geleneksel feminist gece yürüyüşüne yüzlerce kadın katıldı.
Galatasaray Lise önünde toplanan kadınlar, mor flamalar ve mor dövizler taşıdı.”Bedenimiz, hayatımız, kararımız bizim, aileniz sizin olsun” pwordpressrtı arkasında yürüyen kadınlar, “Erkek adalet değil, gerçek adalet”, “Aileyi değil, kadını koru”, “Erkekler evlere yemek yapmaya- ütü yapmaya- çocuk bakmaya”, “Kadınlar savaş istemiyor”, “Erkeklerin sevgisi kadınları öldürüyor”, “Öldüren sevgi istemiyoruz”, “Kadın cinayetleri politiktir”, sloganlarını attı.
8 Mart Cuma günü, Dünya Kadınlar Günü’nde Tuzla Serbest Bölge’de direnen ISMACO işçisi kadın arkadaşlarımızla birlikteydik. Serbest Bölge’de ISMACO direniş çadırı önünde gerçekleştirdiğimiz eylemde, “Patronların Sarayı Yıkılacak, Kadınlar Özgürleşecek” pwordpressrtıyla ISMACO’ya, bütün patronlara, onların sömürüsüne karşı isyanımızı haykırdık, direnen kadın arkadaşlarımızla dayanışmamızı büyüttük. Direniş çadırı önüne “Direnen “Kadınlar Özgürleşiyor”, “Patronlar Sarayda, İşçiler Sokakta”, “ISMACO İşçisi Yalnız Değildir” sloganlarıyla yaptığımız yürüyüşün ardından, bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Açıklamada biz kadınların hem ucuz iş gücü hem de ev içinde “doğal köleler” olarak hedef alındığımızı ancak bu sömürüye daha fazla izin vermeyeceğimizi, kadınlar olarak direnerek özgürleşeceğimizi söyledik. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün sistem içi tartışmalara sıkıştırılan bir bayram günü değil, isyanın, başkaldırının, öfkenin günü olduğunu ve kadınların ancak maruz bırakıldıkları sömürüye karşı direnerek özgürleşebileceklerini söyledik. Basın açıklamasının ardından konuşan ISMACO işçisi Fikriye Akgül, sendikalı oldukları için işten atıldıklarını, ancak sendikalı bir halde işe geri alınana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. 8 Mart’ın kadın dayanışmasında çok önemli olduğunu söyleyen Akgül, tüm kadın örgütlerini bu mücadeleye dayanışmaya çağırdı. Fikriye Akgül’ün ardından konuşan bir diğer direnişçi ISMACO işçisi Öznur Fazlıoğlu ise 8 Mart’ın, kadın dayanışmasının gücüyle mücadelelerini büyüteceklerini söyleyerek, bu direnişte kadın dayanışmasının önemini vurguladı. “Direnen Kadınlar Özgürleşiyor”, “Yaşasın Kadın Dayanışması” sloganlarıyla sonlanan açıklamanın ardından çekilen halaylarla, horonlarla eylem sonlandırıldı.
5 Mart Salı günü Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleştirdiğimiz eylemde, “Adalet Saraylarınız Yıkılacak Kadınlar Özgürleşecek” pwordpressrtıyla devlete ve onun adaletsizliğine öfkemizi haykırmak için Çağlayan Adliyesi’nin kapısına dayandık. “Devletin Adaleti Katliamdır, Devletin Adaleti Tecavüzdür, Devletin Adaleti Tacizdir, Devletin Adaleti İşkencedir, Devletin Adaleti “Erk”ektir, Devletin Adaleti Tecrittir” yazılı dövizlerimizle gerçekleştirdiğimiz eylemde yaptığımız basın açıklamasında, devletin adalet saraylarında kadınların ölüme mahkum edildiğini, erkek şiddetinin bireysel olmadığını ve bu şiddetin adalet saraylarında sürekli olarak üretildiğini belirttik. “Adliyeler Saraydır, Saraylar Kan Kokar”, “Kadınların İsyanı Sarayları Yıkacak”, “Kadınlar Sokağa, Sarayları Yıkmaya” sloganlarıyla, devletin kan kokan adaletinin dayatıldığı Çağlayan Adliyesi’ni kana buladık.
2 Mart Cumartesi günü Cevahir Alışveriş Merkezi önünde gerçekleştirdiğimiz eylemde, “Saraylarınız Yıkılacak Kadınlar Özgürleşecek” pwordpressrtıyla kapitalizme ve onun tüketim merkezleri AVM’lere öfkemizi haykırmak için İstanbul’daki en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Cevahir Alışveriş Merkezi’nin kapısına dayandık. “AVM işçiye sömürü, AVM Gecekonduya Yıkım, AVM İşçiye Mezar, AVM Derelere HES, AVM Kadınlara Kölelik” dövizlerimizle gerçekleştirdiğimiz eylemde yaptığımız basın açıklamasında, daha yapım aşamasından başlayarak açılışıyla birlikte hiç durmadan devam eden sömürü sisteminin birer sömürü sarayına döndüğünün ve sistemin kadınlara yönelik en büyük propagandasının alışveriş merkezlerinde can bulduğunu belirterek, “Kadınız, Öfkeliyiz, Peşinizdeyiz” diyerek öfkemizi haykırdık.