Vicdani retçi Anarşist Kadınların Özgür Gündem gazetesi ile yaptıkları röportajdan;
Türkiye’de, 30 yıllıdır devam eden çatışmalı süreçte, şiddet politikalarına karşı çıkarak vicdani retlerini açıklayan yurttaşlar sorunun diyalog yolu ile çözülmesini isterken, bu süreçten en fazla zarar gören kadınlar da vicdani retlerini açıkladı. İlk olarak 1989 yılında Tayfun Gönül tarafından başlatılan vicdani ret hareketine 2008 yılında, “kadınlar askere gitmese de savaşın birer öznesidir, savaştan en çok etkilenenlerdir” diyen 16 kadın da katıldı. Şimdiye kadar ise 37 kadın vicdani retlerini açıklamayarak savaşa karşı çıktı.
Barış İçin Vicdani Ret Platformu üyesi Ezgi Aydın, (21), bir yıl önce vicdani reddini açıkladı. Platform olarak çeşitli etkinlikler, paneller eylemler gerçekleştirdiklerini belirten Aydın, 2010 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde toplu olarak yaptıkları açıklamada vicdani retlerini açıkladıklarını kaydetti. Aydın, bu yıl kadınların daha fazla yer almasıyla birlikte yine 15 Mayıs’ta açıklama yaptıklarına dikkat çekti.
Vicdani ret toplumsallaşmalı
Türkiye’de vicdani ret meselesinin 30 yıldır süren savaşla birlikte kendileri için söylenen en büyük söz olduğunun altını çizen Aydın, toplumun her kesimi bu savaşın durmasını istiyorken, vicdani reddin bu noktada çok önemli olduğunu belirtti. Vicdani reddin toplumsallaşması gerektiğini vurgulayan Aydın, bunun için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini söyledi. Savaşta kadının konumunun çok önemli olduğuna dikkat çeken Aydın, “Bu savaşa aslında bir tek erkekler gitmiyor. Biz kadınlar olarak savaşın gizli öznesiyiz. Fiziksel olarak birebir savaşa katılmıyoruz ama eşimizi, oğlumuzu kardeşimizi yolluyoruz. Onları askere yollamakla ölme ve öldürme politikasına dahil olmuş oluyoruz” dedi. Askerliğin istemeden olsa kendilerine dayatıldığının altını çizen Aydın, vicdani reddin kadınlar için bu noktada çok önemli bir yerde durduğunu, Barış Anneleri İnisiyatifi’nin “Savaşın durması için gerekirse canlı kalkan oluruz” açıklamasının kendileri için vicdani ret ile eşdeğer olduğunu belirtti. Aydın vicdani rettin savaşın önünde büyük bir kalkan olduğunu, savaşa karşı olan kadınlar için bunun çok önemli olduğunu vurguladı.
Devlet nezdinde tehlikeli
Merve Arkun ise geçtiğimiz yıl vicdani reddini açıklamış. Türkiye’de devam eden savaşın öznesi olduklarını bu nedenle savaşı reddetmeyi önemsediklerini dile getiriyor. Arkun, “Savaşın parçası olmayı reddetmek, devlet nezdinde tehlikeli. Kadınların askere gitmemesi bizim vicdani ret açıklamayacağımız anlamına gelmiyor. Biz zaten hayatın farklı alanlarından savaşın birer parçası olmuşken, hayatın her alanından tecavüzlere, tacizlere şiddete maruz kalırken, bu savaşın parçası olmayı reddetmek aslında kaçınılmaz” dedi.
Savaş yerine, barış diyoruz
Vicdani reddi mümkün olduğunca toplumsallaşmasına yönelik çalışmalar yürüttüklerini belirten Arkun, Barış İçin Vicdani Ret Platformuyla amaçlarının vicdani ret hareketini toplumsallaştırmak olduğunun altını çizdi. Arkun, “Vicdani ret hareketi ne kadar toplumsallaşırsa, savaşın durdurulması o kadar kolaylaşır. Savaş yerine, barış diyoruz. Politik olarak savaşı ret etmek, savaşı durdurmaktır” diye konuştu.
En büyük neden imha politikası
Geçtiğimiz yıl vicdani reddini açıklayan Deniz Erbak (19) ise, anarşist olduğunu bu yüzden anti militarist olduğunu, dünyanın neresinde olursa olsun kesinlikle vicdani retçi olacağını söyledi. Türkiye’de devletin yaşamın her alanından Kürtler üzerinde imha politikası uyguladığını belirten Erbak, vicdani reddini açıklamasının en büyük nedeninin bu imha politikası olduğunu dile getirdi. Erbak, “Aslında savaşların piyonu olan insanlar zaten asker gibi yetiştirildikleri için askerliği sorgulamayabiliyor. Anneler ‘vatan sağ olsun’ diyebiliyor. Bir anarşist olarak vicdani reddimi açıkladım. Bu kirli imha politikalarına karşı söylenebilecek en iyi söz” dedi. Kadının savaşa karşı söz söylemesi dışında, erkek zihniyetine karşı erk olan zihniyetine karşı da söz söylemesi gerektiğinin altını çizen Erbak, tüm kadınları savaşa karşı durmaya ve vicdani retçi olmaya çağırdı.