Bu coğrafyada yıllardır yaşanan savaşı durdurmak için Kürt ve Türk gençleri artık savaşmak yerine daha etkili bir yol izliyorlar. ‘Asker olmayı, elime silah almayı, kardeşime kurşun sıkmayı, ölmeyi ve öldürmeyi reddediyorum’ diyerek vicdani retlerini açıklıyorlar. Coğrafyanın dört bir yanından yükseliyor bu reddedişler; Amed’den, İzmir’den, İstanbul’dan, Trabzon’dan yükseliyor. Savaşı reddetmenin bedelini de bir o kadar ağır bedellerle ödüyorlar; yargılanıyor, hapis yatıyor, işkence görüyorlar. Hayatları boyunca asker kaçağı olmanın ve her an yakalanıp cezaevine konmanın yarattığı psikolojinin etkisiyle sivil ölüme mahkum ediliyorlar.
Bu topraklar vicdani retçilerin direnişine tanıklık ediyor. Çünkü onlar savaşı değil; ısrarla barışı istiyorlar, barışmak için reddediyorlar. Ve onların yanında, bedenlerini etten kalkan haline getirmiş Barış Anneleri duruyor; 12 Eylül faşizminin ardından evlatlarını gözaltında, işkencelerde kaybetmiş Cumartesi Anneleri duruyor. Onlar ne savaşın ne de ölümün öznesi olmayacaklarını yaşayarak ve devlete hesap sorarak öğretiyorlar. Onların yaşadıkları ve savaşı reddettikleri her an ise devletin imha ve inkar politikalarının sosyal yıkımı oluyor. Bizler vicdani retçi kadınlar olarak bir kez daha söylüyoruz; ne uğruna olursa olsun savaştırdığımız oğullar, eşler, sevgililer artık savaşa gitmeyi ve asker olmayı reddetmeli. Çünkü barışa giden en etkili yol budur.
Aynı zamanda biz kadınlar sadece savaş koşullarında değil; yaşadığımız her an toplumsal iktidarlar cinsiyet politikalarından beslenirken; devletin pasif ve korunması gereken öznesi olarak üzerinde politikalar yürütülen sessiz özneler haline getirilmek isteniyoruz. Bizlere yıllarca öğretildiği gibi doğamız itibariyle pasif ve barışçıl olduğumuz için değil; politik birer özne olduğumuz için reddediyoruz. Bizler diyoruz ki; savaşın kendisi cinsiyetçidir ve aktif olarak savaşın içinde bulunmamak, barıştan taraf olmak demek değildir.
Özellikle bugünlerde artan yoğunluklu operasyonların bir an önce durdurulmasında ve savaşın sonlandırılarak barışın sağlanmasındaki aktif adımın ‘vicdani ret’ olabileceğini bir kez daha yineliyoruz. Bu nedenle, savaşa karşı olan tüm kadınları, birlikte sesimizi yükseltmeye ve savaş çığırtkanlığı yapanlara rağmen kadınlar olarak bu savaşın bir parçası olmayacağımızı haykırmaya çağırıyoruz.
Vicdani Retçi Kadınlar
Tarih:27 Ağustos Cumartesi Saat:11:30
Yer:Taksim Tramvay Durağı