Taksim Gezi Direnişi’nden bu yana, devletin mücadele edenlere yönelik baskısı giderek artıyor. Devlet özgürlük için sokaklara dökülenleri gözaltılarla, tutuklamalarla korkutmaya çalışıyorken bizler katledilen kardeşlerimizin öfkesi…
Kategori: Gündem
Tüm kadın örgütlerin benim davama mücadelemiz sahiplenmeleri ve sesime ses olmalarını arz ediyorum..
10:09:2013 Saat 10:00
Anadolu Kartal adliye sarayında
Benim Mobing duruşmamın 3 duruşması var.
Merhabalar
Kısaca kendimden bahs etmem gerekirse 19:09:2011 den itibaren tam bir Kaus yaşamaya başlandım Ismaco Amsterdam vb fabrikasında tek başıma içerde yaşadığım Mobing’ge karşi mücadele Et’im hiç kolay olmadı ama mücadelemden geri adim atmadi ve İkinçi iktarnameyi çektirip tek taraflı haklı nedenlerden dolayı iş hakımı fes etire bilirdim fakat bir çok kez bundan vaz geçmem için belirli kişiler benimle görüştü bu durumu biraz ertelememi istediler ve taki içer bir sendikal göçü oluşturana dek içerdeki müçadelem devam eti.
Yürütülen sendikal failyetlerin patlak vermesi sonuçunda üç işçi arkadaş işten atıldı 18:12:2012 de
Resmi olarak bende 18:12:2012 de deri-iş sendika’sına üye oldum.
En son 01:08:2013 den benim iş hakım tek taraflı fes edildi.
“Hamile kadınların sokakta gezmesi terbiyesizliktir.” Bu sözleri, duyduğumuz ilk andan her birimizin aklı şaştı. Daha çocukken elimize tutuşturulan bebeklerle anneliği öğrenmemiz beklenmişti bizden. Anneliği kutsallaştırmalı, vatan için hayırlı evlatlar doğurmalı ve büyütmeliydik. Varoluşumuzun nedeni, kadınlığımızın birinci vazifesi buydu. Yıllardır bize biçilen bu kadınlık üzerinden sürekli görmezden gelinsek de, hapsedilsek de, sömürülsek de, katledilsek de bu “kutsal vazife”yi yerine getirmemiz beklendi bizlerden. Her şeye rağmen en az 3, yetmedi 5 çocuk doğurmalı, tecavüze uğrasak bile kürtaj yaptırmamalı, bizden beklenen o “kutsal vazife”yi yerine getirmeliydik. Yani anne olmalıydık. Bugün ise yeniden gördük ki hamile kalmak “yetmeyecekti”.
Gezi direnişi sırasında polislerin kadınlara saldırıları ve tacizine karşı Kadınlar Taksim’de eylem gerçekleştirdi. Anarşist Kadınlar, İstanbul Feminist Kolektif, Gökkuşağı Kadın Derneği, Sosyalist Feminist Kolektif, Sosyalist…
15 yaşındaki H.İ’ye yönelik tecavüz davasının ikinci duruşması Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya H.İ’nin babası, avukatı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın avukatı ve sanık avukatı da katıldı. Tutuksuz yargılanan Ahmet Çınar ise duruşmaya katılmadı.
Mahkeme, Ankara kriminal laboratuvarından gelen DNA sonuçlarını açıkladı. Buna göre, olay günü H.İ’nin üzerinde bulunan pantolonda Çınar’a ait doku örnekleri bulundu. Ahmet Çınar, H.İ. ile herhangi bir birlikteliği olmadığını iddia etmişti.
Dün (1 Temmuz Pazartesi) akşam saat 19:00’da, Kadıköy’de toplanan birçok kadın kurumu, devletin tecavüzcüleri korumaya yönelik politikalarını protesto etti. Bingöl, Mardin, Denizli, Antalya, Pozantı, Sincan ve İstanbul’da değişik dönemlerde yaşanan tecavüz saldırıları sonrasında devletin tecavüzcüleri korumasına karşı Kadıköy Boğa Heykeli’nde toplanan kadınlar, “Devlet tecavüzcüyü aklama, koruma, yargıla” pwordpressrtıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Aralarında Gökkuşağı Kadın Derneği, KESK’li Kadınlar, Sosyalist Kadın Meclisleri, İHD Kadın Komisyonu, TMMOB İKK Kadın Komisyonu, İMECE Kadın Sendikası, Yeni Demokrat Kadın, İşçi Mücadelesi’nden Kadınlar, EMEP’li, Halkevci, ÖDP’li, EHP’li, SDP’li, İKD’li Kadınların da yer aldığı eyleme, bizler de Anarşist Kadınlar olarak “Devlet Tecavüzdür”, “Kadınlar Sokakta”, “Adalet için İsyan” ve “Üzgün Değil Öfkeliyiz” yazılı dövizlerimizle katıldık.
18 Mayıs günü Vicdani Ret Derneğinin Taksim de Cezayir salonun da düzenlediği Vicdani Ret buluşmasının ardından, Galatasaray meydanında gerçekleştirilen basın açıklaması bitiminde 19 kişi daha vicdani reddini açıkladı. Vicdani Ret açıklamaları Hatay Reyhanlı da yaşamını yitirenlere atfedildi. Devlet terörünün tüm coğrafyalarda en ağır biçimde sürdüğü vurgusunun yapıldığı açıklamalarda vicdani reddin önemi ve anlamı bir kez daha vurgulanmış oldu.
Savaşın görünmeyen özneleri haline getirilmek istenen ve erkek egemen iktidarın baskısıyla doğdukları an itibariyle militarizmin tüm biçimlerine maruz kalanlar olarak vicdani retlerini yükselten kadınlar ise “hayatlarımız çalınmadan hayallerimiz buluşmalı” diyerek vicdani retlerini açıkladılar. “Toplumun bize dayattığı rolleri ve bu rollere uygun itaat dolu bir yaşamı yaşamayı reddediyoruz” diyen Anarşist Kadınlar vicdan retlerini Reyhanlı da devletlerin yarattığı terörle hayatları çalınan kadınlara ve çocuklara atfederek, yaşanan büyük acıyı paylaştıklarını ifade ettiler. Vicdani retçi kadınların sayısı son eklenen açıklamalarla birlikte 68’e yükseldi.
Dünya Vicdani Retçiler günü olan 15 Mayıs’ta kurulan Vicdani Ret Derneği bugün ilk basın açıklamasını gerçekleştirdi. Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan Vicdani Ret Buluşması’nın ardından Galatasaray Meydanı’nda yapılan açıklamada Derneğin amaçları ifade edilirken yirmi bir kişi vicdani reddini açıkladı.
Vicdani Ret Derneği pwordpressrtı arkasında bir araya gelenler “Askere gitme, kardeş kanı dökme”, “Reddet, diren, hayır de, askere gitme”, “Biz orduya sadece fındığa gideriz”, “Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz, kardeş kanı dökmeyeceğiz”, “Kadınların vicdanı reddediyor savaşı” sloganları attı.
Anarşist Kadınlar 15 Mayıs Vicdani Retçiler Gününde Ankara Yüksel caddesinde vicdani retlerini açıkladılar. Ret açıklamalarından önce Anarşist Platform olarak okunan bildiride militarizmin ve savaşın yıllardır bu coğrafyada yarattığı acılar ve sorunlar teşhir edilirken, militarizmin sadece kışlada olmadığı bir algı biçimi olduğuna ve hayatın her alanında militarizme karşı mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı. Ecem Morkoyun ve Meltem Nur Tunçay ‘ın aşağıda ki sözlerle vicdani retlerini açıkladılar.Doğduğumuz anda verilen kimliklerin rengiyle belirlenen toplumsal cinsiyetimiz ve zorunlu eğitimle pompalanan “erkeklik” algısı ile “erkekliğin ispatı” için kutsal vatan toprağını aslında örtük olarak ta kadın bedenini savunmak için silah almaya, devletler için kan dökmeye zorlanıyoruz.
Zorunluluğun ta kendisi Türk olmak, erkek olmak, öldürmek, namuslu olmak, vatanı sevmek, susmak, hatırlamamak ve korkmaktır.
Hatırlıyorum Roboski’de Kürt olduğumuz, Amed’de eşcinsel olduğumuz, Antalya’da trans kadın olduğumuz, kürkü olan hayvanlar olduğumuz, kocasından ayrılmak isteyen kadınlar olduğumuz ve askere gitmek istemediğimiz için öldürüldük.