İnsanlığın, varoluşuna ve tüm yaşam kültürüne saldıran, sıçradığı her alanı piyasalaştıran kapitalizm, insanlık tarihi boyunca var olan kadın sömürüsünü önceki egemen sistemlerden devralıp dönüştürerek toplumsal…
Anarşist Kadınlar
Biz bir dili konuşalım istedik; iktidarsız bir dili. Biz beraberliği, dayanışmayı ve bugünden yaşamayı seçtik; bugünden ‘devrim’ olmak için. Biz tüketmeyi tükenmek bildik; kolektif üretmeyi…
Biz kadınlar… Pergelmişiz. Hayırlı işler için tek ayağımızla dolansak da öbür ayağımızı sağlam şekilde eve basmamız gerekirmiş…
Kadının iktisadî ve ticarî hayata katılması aslî değil, arızîdir… Kapitalist piyasa ekonomisi ise kadını iki ayağıyla evin dışına çıkarıp sömürü nesnesi haline getiriyor. Tüpten çıkan macun gibi bir daha geri dönmüyor; bu ise ailenin ve toplumsal hayatın çözülmesine yol açıyor… İslam tasavvurunda kadın pergel gibidir; sağ ayağı -sabit kadem- evindedir, sol ayağıyla her yere gider, haricî her meşru ve hayırlı maddî, iktisadî, sosyal, sivil faaliyete, hadisteki güzel deyimle Müslümanların hayırlı meclislerine katılır. Ama önce evi ve ailesi!” Ali Bulaç, Zaman gazetesi, 12 Aralık 2011.
25 kasım kapsamında toplu ulaşımlarda, Kadıköy, Kartal ve Beyoğlu semtlerinde bildiriler dağıtarak, eylemler gerçekleştirdik.
25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü olması dolayısıyla kadınlar yine farklı bir çok eyleme imza attlar. Git gide artan kadın cinayetleri ve devletin yasalarıyla bu cinayetlere seyirci kalmakta ısrarcı olduğu şu günlerde kadınlar şiddete karşı öfkelerini hep bir ağızdan haykırdılar. Şiddetin bu kadar olağanlaşmasında devletin, konuyla ilgili sorumlu bakanlıkların ve adalet sisteminin çözüm arayışlarının neticesinde kadına yönelik şiddetin dinmek bir yana gittikçe artması bizlere bir kez daha gösteriyor ki; ne devlet, ne de adalet sistemi kadına yönelik bir çözüm üretemez.
Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken, kadınların isyanı ise sürmeye devam ediyor. Kadın cinayetlerine, tecavüze, tacize ve şiddete artık yeter diyen kadınlar bu kez de Gazi mahallesinde sokaklara çıktılar.
Gazi mahallesindeki birçok duvara “Tecavüze İsyan”, “Şiddete İsyan”, “Cinayete İsyan” yazılamaları yaptılar. Fakat evlerine gitmekte olan iki kadın, olaya ilişkin hiç bir delil olmamasına rağmen şüpheli olarak gözaltına alınıp,yaklaşık 14 saat karakolda aç ve susuz bir şekilde bekletilerek şiddete birkez daha maruz bırakıldılar.
Kadına yönelik şiddet her geçen gün artmaya devam ediyor. Devlet ve yasalar ise kadın cinayetlerini, bu cinayetleri işleyenleri koruyor ve kadına yönelik şiddeti meşru hale…
13 yaşındaki bir çocuk 26 erkeğin tecavüzüne uğradı. Olay tecavüze uğrayan N.Ç.’nin Adalet Bakanı’na yazdığı mektuptan sonra açığa çıktı. N.Ç.’nin tecavüzcüleri devletin yüzbaşısıydı, okul müdürüydü, kamu görevlisiydi, korucusuydu… 8 yıldır süren bu “utanç davası”nda söz konusu suçlular devletin görevlileri oldukları için mahkeme N.Ç.’nin kendi rızasıyla bu insanlarla birlikte olduğuna karar verdi.
8 yıldır “utanç davası” olarak bilinen bir tecavüze tanığız. Henüz 13 yaşında 26 kişinin şiddetine ve tecavüzüne maruz kalmış bir genç kadının yaşadığı psikolojik ve sosyal yıkıma tanığız. Devletin adaletinin kıskacında sıkışmış bekleyen ve en sonunda da “kendi rızasıyla” denilerek neticelenen bu utanç davası devletin ve adaletinin gerçek yüzünü bizlere bir kez daha kanıtlamış oldu.
ATV’de yayınlanan “Tatlı Sert” isimli programın sunucusu Müge Anlı, Van’da yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği depremle, insan olmanın gerekliliği olan vicdanımızla sarsıldığımız, yıkıldığımız şu günlerde halen enkaz altında can çekişen yüzlerce insanın kurtarılması için seferberlik ilan edilmişken, programında deprem yorumunu faşizan bir şekilde ifade etmiştir. “Herkes haddini bilecek. Yeri geldi mi taş atacaksınız, kuş avlar gibi avlayacaksınız sonra yardım isteyeceksin. O polisler hemen yardımına koştu oradakilerin. Hem polise taş atıyorsunuz, hem de yardım istiyorsunuz” diyerek nefret dolu bu sözleri sarf etmiştir. Pervasızca “daha söylenecek çok şey var “ diyerek konuyu geçiştiren Müge Anlı’yı esefle kınadığımızı belirtmek istiyoruz.