"Enter"a basıp içeriğe geçin

Anarşist Kadınlar

Her Gün Bizimdir : (4 Mart) Sokakta Yemek

Biz kadınların mecburi görevi olarak dikte edildi yemek yapmak yıllar boyunca. Bir paylaşma kültürü olan yemek dört duvar arasında hapsedilince, bir zorunluluk haline geldi, kadın üzerinde bir tahakküm aracına dönüştü.

Bizler bu yıl da sokaklara taşıdık sofralarımızı; sohbetlerimizle donattık, paylaşarak büyüttük masalarımızı. Anarşist Kadınlar olarak bugün Kadıköy Çarşı Meydanı’na kurduğumuz soframızda paylaştık yemeklerimizi. “Kadınlar Sokakta” yazılı pwordpressrtımızla, “Paylaşmak güzeldir hele sokakta olunca”, “Her gün bizim” ve “Batsın ‘erk’ek dünyası” ve “Direnen kadınlar özgürleşiyor” yazılı dövizlerimizle tüm kadınları sokaklara çağırdık. Bize katılan insanlarla büyüdü halaylarımız, horonlarımız.

Her Gün Bizimdir: (3 Mart) Bildiri Dağıtımı

Anarşist Kadınlar olarak yapacağımız “Haydi Sofraya” eylemimizi hava muhalefeti nedeniyle 4 mart pazara(yarın) erteledik. Bugün ise Kadıköy çarşı meydanın( Beyaz Fırın karşısı) da 8 Mart yaklaşırken gerçekleştireceğimiz eylemlerin ve 11 Mart günü yapılacak olan 8 Mart Dünya Kadınlar günü mitinginin çağrısını yaptığımız bildirilerimizi dağıttık.

Kadınlar Sokakta, Tutsaklığa İsyanda

13 Şubat Pazartesi sabahı KESK Genel Merkezi ve Tüm-Bel Sen Genel Merkezi’ne yapılan operasyonlarda , SES Kadın
Sekreteri Bedriye Yorgun, KESK MYK üyesi ve Kadın Sekreteri Canan ÇALAĞAN, Tümbel-sen Kadın Sekreteri Güler Elveren gözaltına alınmıştı. Toplam 16 ilde, 140’a yakın kişinin gözaltına alındığı operasyonlar,  bugün Taksim Meydanı’nda toplanan kadın kurumları tarafından protesto edildi.

Basın açıklamasında atılan “Kadın tutsaklara özgürlük”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Jin, jiyan, azadi” sloganlarıyla kadınlar, baskılara karşı seslerini yükselttiler. Bizler de Anarşist Kadınlar olarak “Operasyonlar Özgürlüğü Tutsak Alamaz”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “Kadınlar Sokakta, Tutsaklığa İsyanda” ve “Tutsaklara Özgürlük” yazılı dövizlerimizle basın açıklamasına katılarak, erkek devlet terörüne isyanımızı haykırdık.

‘Hayır’ deme özgürlüğümüzün olduğu bir aşka ‘evet’ diyoruz!


Kadınlar 14 Şubat Sevgililer Günü’nde “aşkta ve sevgide öncelikle adalet istiyoruz” demek ve kadına yönelik erkek şiddetini unutturmamak için sokaktaydı.
İstanbul Feminist Kolektif, Taksim Demirören AVM önünde yaptığı basın açıklamasında “Hangi hediye erkek şiddetini unutturabilir” diye sordu.
Eylemde “Seven erkek çocuklara bakmalı”, “Seven erkek ev işini yapmalı”, “Aşkın kanunu, erkeklerin kanunu. Kanunu yeniden yazacağız”, “Ölümle biten sevgi olur mu?”, “Dayakla sevgi bir arada durur mu?”, “Erkeklerin sevgisi her gün üç kadın öldürüyor” sloganları atıldı.
“Seven erkek ev işini yapmalı” sloganı atılırken, eylemi izleyen erkek muhabirlerin “oldu canım” gibi yorumlar yapması dikkat çekti.

Hediye Değil Yaşam Hakkı İstiyoruz


Sevgililer gününü protesto etmek için, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Taksim tramvay durağı önünde bir basın açıklaması yaptı.
SKM adına Sevilay Ateşci’nin okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
” Kadınlar erkekler tarafından yaşam hakkı tanınmayarak sevgi adına öldürülmeye devam ediyor. Biz kadınlar bugün bu alandan erkeklere sesleniyoruz sizin sevginiz bizi öldürüyor…

Bir Tahakküm Biçimi Olarak Kadın Sünneti

Cinsellik üzerine konuşmanın tabu olduğu toplumlarda kadının cinselliği yaşayamaması, sadece kocasının zevk alması için cinsel ilişkiye girmesi, cinselliğin evlendikten sonra sadece erkeğin istediği gibi gerçekleşebilmesi, kadının doğurganlığının otoriteler tarafından denetlenmesi, dini inançlardan ötürü kadın için cinselliğin ayıp ya da yasak olması gibi bir çok paralele bağlı olarak, kadınların cinselliğinin ve bedeninin erkek egemen kültür içerisinde kontrol altında tutulması, toplumu düzenleyen kuralların başında gelmesi neticesinde gerçekleştirilen en acımasız müdahalelerden biri olan kadın sünnetinden bahsetmek bizim için “farz” olmuştur.

Kadın sünneti, en genel olarak, klitoris ve iç dudaklar uyuşturulmadan bıçak, tıraş bıçağı, keskin cam parçaları ve keskin teneke kenarları ile kesilmesi, ardından kemik çiviler, iğne, hayvan kılları ve deriden elde edilen iplik ile dikilmesi olarak uygulanıyor. Birçok dini metinlerde de rastlanılan ve ismini de “yapılması iyi olan şey” anlamında kullanılan sünnetten alan bu uygulama, tarih boyunca başta cinsel hastalıklar olmak üzere çeşitli cinsel hastalıkların önlenmesi amacıyla yapılmış.
Kadın sünnetinin yaygın olduğu toplumlarda, kadınlar da birbirlerine sünnet olmaları gerektiği üzerine baskı kurmakta, birbirlerine şart koşmaktadır çünkü o organın kesilmesi ile eve bağlılık arasında bir ters orantı kurmuşlardır zira sünnet olmamış kadının erkeğine ve evine bağlı olamayacağını düşünürler. Ayrıca sünnet olmayan kadının elinden diğer bir kadının yemek yemeyeceği gerçeği bu durumun kadınlar arasında daha da içselleştirilmiş olduğunu gösteriyor.
Bu uygulamanın hem dini bir zorunluluk hem de toplumların bir kültür yansıması olarak hala uygulanıyor olması, konuya özellikle erkeklerin değil kadınların müdahil olması, kadın sünnetinin erkek sünneti kadar normal görülmesi bazı ülkelerde yasal olarak yasaklansa da toplumların kadın sünneti geleneğinden kolay kolay vazgeçecekleri pek mümkün gözükmüyor.

Kapitalizmin Güzelliği:Saç Ticareti

Kapitalizm, hiçbir şeyde sınır tanımayıp, bütün aç gözlülüğü ile dünyayı yok etmeye ve insanlığı biraz daha gerçekten uzaklaştırmaya çalışıyor. Hayatımızın her köşesine sinsice girmiş olan, kendini yine yeniden üreten kapitalizm insanın en temiz duygularını bile çalıp onu kirletiyor. Kapitalizmin ürettiği ve insanlık tarafından kabul edilmiş olan güzellik kavramı kadını hem üreten hem de tüketen konumunda başrolde oynamaya mecbur kılıyor.

Beden üzerinde uygulanan tüm tahakkümün insan doğasını zorlayan sınırlarını göz ardı ederek dışarıya sunmaya güzellik deniyor artık. Güzelliğin satın alınıyor olması daha kolay kılıyor karşısındakini etkilemeyi. Günümüzün güzel olma çabası içerisinde olan kadın, buna ulaşılması için katedilen yolların, katledilen canlıların, göz ardı edilen duyguların ve insanlığın, harcanan paranın, tükenen hayatların en önemli sorumlularındandır.