"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Gündem

Kadınların Vicdanı, Amed’de Sokaklara Taştı

Mezopotamya Sosyal Forumu’nda bugün Kadın Krımınına karşı bir yürüyüş gerçekleştirildi. DÖKH, YDK, SKM’nin de aralarında bulunduğu eyleme Vicdani Retçi Kadınlar da “Kadınların Vicdanı Reddediyor Savaşı” pwordpressrtıyla katıldı.

MSF’nin yapıldığı Sümerpark’ın ana giriş kapısında toplanan kadınlar, kapıdan çıkmak üzereyken polis barikatıyla karşılaştı. Polis kadınların Sümerpark’tan çıkmasına izin vermeyince, polisle kısa süreli bir tartışma yaşandı. Bir grup kadın polisle tartışırken, kitle de bu boşluktan yararlanıp barikatı aşarak İstasyon Caddesi’ne çıktı.

Mezopotamya’nın isywordpressr kadınlarını selamlamaya geliyoruz!

 

Devletlerin ve Kapitalizmin olmadığı bir dünyanın özgürlükle buluşacağı günü bekleyen halkların isyanına kulak verin!

Kapitalizmin talanına karşı toprağını, suyunu, kültürünü, dilini, yaşamını savunan halkların isyanı…

Bu isyanın en önünden gelen kadınlar, savaşın, sömürünün ve yoksulluğun yaşandığı Mezopotamya’nın yılmayan, direnen ve direnmekten vazgeçmeyen kadınları…

Her an isyan ettikçe, direndikçe, özgürleşiyorlar…

Anarşist Kadınlar olarak pratiklerimizi, deneyimlerimizi ve özgürlük tahayyülümüzü paylaşmak için Amed de olacağız…

Fevkalade Tehlikeli Kadınlar isimli kürtçe-türkçe basılı fanzinimizle, Mezopotamya’nın isywordpressr kadınlarını selamlamaya geliyoruz!

Zozan Özgökçe;vicdani reddimdir!

Feminist ve anti-militarist bir kadın olarak, her türlü otoriteyi, savaşı, hiyerarşiyi ve cinsiyetçi politikayı red ettiğimi belirterek vicdanıma ve politik kanaatlerime dayanarak vicdani reddimi açıklıyorum.
Van’da, İHD Van Şubesinde bugün vicdani reddini açıklayan Zozan Özgökçe’nin, vicdani ret açıklamasının tam metnini yayınlıyoruz.
Vicdani Reddimdir
Ben Zozan Özgökçe
Bu topraklarda yaşayan feminist anti-militarist bir Kürt kadını olarak militarizmi ve militarizmin dayandığı tüm değerleri reddediyorum.

Israrla reddediyoruz, reddedeceğiz.

Bugün 1 Eylül Barış günü dolayısıyla anlam yerini bulsun şiarıyla coğrafyanın dört bir yanından barışta ısrar edenlerin seslerini yükselttikleri bir gün olacaktı. Ama ne yazık ki olamadı; yine gaz bombaları yağdı, kadınların, anaların, çocukların üzerine.
Bu coğrafyada yıllardır bir halkın insanları yerinden yurdundan, dilinden, kültüründen, aşkından, nefretinden men edilmekte, gönülsüz savaşın ortasına itilmekteydi. Yine aynı halkın çocuklarıydı Kadıköyde gaza boğulan, koşuşturan, haykıran. Yine aynı çocukların ellerinde ‘suç’ aletleri, yüreklerinde kocamaan öfkeleriyle. Anlıyoruz ki; ne barışı, kiminle barış? tam da savaşın ortasındayız. Hiç görünmeyen belki de gün be gün gittikçe öfkeyle beslenen soluksuz bir savaşın ortasındayız. Çocukların yüreğindeki öfke bugün alev aldı sadece.

Kadınların vicdanı, Reddediyor savaşı

Vicdani Retçi Kadınlar olarak; son günlerde artan yoğunluklu operasyonların bir an önce durdurulmasında ve savaşın sonlandırılarak barışın sağlanmasındaki aktif adımın ‘vicdani ret’ olabileceğini dile getirmek için Taksim tramvay durağında bir araya gelerek savaş çığırtkanlığı yapanlara inat bu savaşın bir parçası olmayacağımızı bir kez daha haykırdık.

Vicdani Retçi Kadınlar adına açıklama yapan Merve Arkun’un ardından, iki kadın arkadaşımız vicdani retlerini açıkladı. Vicdani retçi İnan Suver’in eşi Remziye Suver’de, İnan’ın son dönemlerde yaşadıklarına değinerek yıllardır varolan bu savaşa kimsenin dahil olmaması gerektiğini dile getirdi.

Vicdani Retçi Kadınlar Barışın Sesini Yükseltiyor

Bu coğrafyada yıllardır yaşanan savaşı durdurmak için Kürt ve Türk gençleri artık savaşmak yerine daha etkili bir yol izliyorlar. ‘Asker olmayı, elime silah almayı, kardeşime kurşun sıkmayı, ölmeyi ve öldürmeyi reddediyorum’ diyerek vicdani retlerini açıklıyorlar. Coğrafyanın dört bir yanından yükseliyor bu reddedişler; Amed’den, İzmir’den, İstanbul’dan, Trabzon’dan yükseliyor. Savaşı reddetmenin bedelini de bir o kadar ağır bedellerle ödüyorlar; yargılanıyor, hapis yatıyor, işkence görüyorlar. Hayatları boyunca asker kaçağı olmanın ve her an yakalanıp cezaevine konmanın yarattığı psikolojinin etkisiyle sivil ölüme mahkum ediliyorlar.

Kadınların el emeği göz nuru; Sahaf 26A

Anarşist Kadınların paylaşma ve dayanışmayı örmek amacıyla açmış oldukları ve Kadıköylü gençlerin buluşma noktası olmaya başlayan 26A Sahaf’ın Kadıköy gazetesindeki haberi aşağıdadır;

Kitap sahaflarının bir bir kapandığı şu günlerde, dostluk ve dayanışmayı kitaplarla örmeyi amaçlayan bir grup genç kadın, Caferağa’da 26A Sahaf’ı açtı.

Semra ÇELEBİ

Kadıköy Caferağa Mahallesi’nde hemen Caferağa Spor Salonu’nun yan sokağında çok yeni bir sahaf açıldı. Kırmızıya boyanmış demirleri, önündeki renk renk çiçekleri ve her geleni kapıda karşılayan köpeği Pati ile farklı bir sahaf görünümünde bu yer. Dış görünümü kadar iç işleyişi de sıra dışı. Taksim’de yıllardır faaliyette olan 26A Kafe’nin devamı niteliğinde olan 26A Sahaf, patron ve işçi ayrımının olmadığı, herkesin gönüllülük temelinde, yapabildiği ölçüde katkı sunduğu kolektif bir paylaşım ve dayanışma alanı.

Kadınlar Savaşın Gizli Öznesi

Vicdani retçi Anarşist Kadınların Özgür Gündem gazetesi ile yaptıkları röportajdan;

Türkiye’de, 30 yıllıdır devam eden çatışmalı süreçte, şiddet politikalarına karşı çıkarak vicdani retlerini açıklayan yurttaşlar sorunun diyalog yolu ile çözülmesini isterken, bu süreçten en fazla zarar gören kadınlar da vicdani retlerini açıkladı. İlk olarak 1989 yılında Tayfun Gönül tarafından başlatılan vicdani ret hareketine 2008 yılında, “kadınlar askere gitmese de savaşın birer öznesidir, savaştan en çok etkilenenlerdir” diyen 16 kadın da katıldı. Şimdiye kadar ise 37 kadın vicdani retlerini açıklamayarak savaşa karşı çıktı.

Barış İçin Vicdani Ret Platformu üyesi Ezgi Aydın, (21), bir yıl önce vicdani reddini açıkladı. Platform olarak çeşitli etkinlikler, paneller eylemler gerçekleştirdiklerini belirten Aydın, 2010 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde toplu olarak yaptıkları açıklamada vicdani retlerini açıkladıklarını kaydetti. Aydın, bu yıl kadınların daha fazla yer almasıyla birlikte yine 15 Mayıs’ta açıklama yaptıklarına dikkat çekti.

KURAKLIĞIN GELİNLERİ KENYA’DA GİZLİCE SATILIYOR

‘Bazı insanlar yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için kız çocuklarını satıyorlar. Bu çok yaygın; ama insanlar bu konuda sessiz kalıyorlar.’
Kuzey Kenya’da uzun süren kuraklık, dul kalan Ahmed ve onun yedi çocuğu gibi birçok aileyi yiyecek ve su ihtiyaçlarını karşılamaları için şehrin varoşlarına itti.
İnsanlar umutsuz stratejileri için kısa süreli yardıma başvuruyorlar. Kenya’da 18 yaşın altında evlenmek yasaya aykırı; bu yüzden ‘kuraklığın gelinleri’ olgusu fısıldanıyor.
Dünya’nın bu kısmında çocuk evliliği olağandışı bir durum değil. Habaswein Somalilileri gibi birçok topluluk, genç kız çocuklarının namusunu ve bekaretini korumak için evliliğin önemli olduğunu düşünüyor.